www.halkintakimi.com fanzinidir

22 Ağustos 2009 Cumartesi

8 MART/Deniz AKKUŞ

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

Bilindiği gibi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 8 Mart 1857'de Chicago'da yanarak ölen kadın tekstil işçilerinin anısına, Clara Zetkin'in önerisi ile dünya emekçi kadınlarına armağan edilmiş bir gündür.

Daha insanca iş ve yaşam koşulları için hayatlarını kaybeden bu kadınlar, kadınların eşit ve özgür bir dünya taleplerini canlı tutmalarının temel dayanaklarından olmuştur. 8 Mart; oy hakkı, sendikalaşma ve eşit işe eşit ücret gibi taleplerle yola çıkan emekçi kadınların mücadelesinin bir ürünüdür.
8 Mart Türkiye'de ilk kez 1921'de "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmış, 1975'de İlerici Kadınlar Derneği'nin çabalarıyla sokaklara taşınmıştır. 1977'de Birleşmiş Milletler'in 8 Mart'ı "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan etmesinden sonra Türkiye'de de 1980'lerden başlayarak, özellikle 1990'lardan bu yana 8 Mart farklı kadın örgütleri tarafından çok daha yaygın olarak kutlanmaktadır.

Dergimizin 6. sayısının emekçi kadınlar gününün kutlandığı aya denk gelmesi üzerine kadının tribündeki konumundan çok kadının futbolla ilgilenmesine verilen tepkiyi birazcıkta olsa gözler önüne koymak adına bu yazıyı yazma teşebbüsünde bulundum…

9-10 yaşlarımda mahallemin kız çocukları bebeklerine elbise dikerken ben erkek arkadaşlarımla asfaltsız sokaklarımızda top oynardım. Bazen diğer mahallenin çocuklarıyla mahalle maçları bile yapardık. Belki ofsayt, korner nedir bilmezdim ama yine de top tepmek büyük zevk verirdi bana. O zamanki çocuk aklımla bile şunu anlayabilmiştim; futbol sadece erkeklere göre, onlara özgü bir oyun değildir ama gel gör ki ülkemizde futbol oynamak ne haddine bir kız çocuğunun. Öyle ki bu ülkede baleye bile öcü gibi bakanlar varken bir de ayak topu ile ilgilenmek ne mümkün. Ailemden çok azar işitmişliğim var kız başına ne erkek oyunu oynuyorsun diye.

İşte Avrupa’da modernizmin vermiş olduğu bir rahatlıkla bayan taraftar profili gitgide gelişirken bizde maalesef daha yeni yeni başlamış bulunmakta. Erkek hegomanyasına alınmaya çalışılan futbol aslında insan zevkine hitap eden bir spor dalıdır kanımca. Evet, kadınların hepsi bilinçli midir futbol adına? Belki değildir ama bu durum kadınların bu alandan dışlanmasını gerektirmez. Öyle ki bir çok tribünlerdeki erkek taraftarlar bile sadece deşarj olmak adına orada bulunmaktadır. Zaten bu tür kitlelere taraftar değil seyirci denir daha çok. Elinde çekirdek, birkaç tepki ve tezahurat; hepsi bu. Amacım feministlik yapmak değil aslında. Değinmek istediğim konu tribünlerde kadınların giderek çoğalmasıyla bu tribünlere kattıkları; katabilecekleri ile ilgili. Yaşamın her alanında bulunan kadınları futbol arenasından uzak tutmak bence büyük bir haksızlık. Kadın kendi zerafetini tribünlere yansıttığında bence daha estetik bir tablo ortaya çıkacaktır Öyle ki birçok fanatik kadın taraftar bu konuda kendilerini kanıtlamış veya kanıtlmaya dahi ihtiyaç görmeden bunu sergilemiştir.

Herşeyden önce taraftarlığın erkek ve kadın olarak ayrılması başlı başına bir hatadır. Bir takımın renklerine, armasına, bayrağına sahip çıkıp onu kendi yaşamında ön sıralara koyan herkes taraftardır.

Bu da
taraftarlığın cinsiyeti olmadığını göstermez mi? Peki neden o zaman tribündeki kadınlar sadece kadın olarak algılanıp ayrımcı bir muameleye tabi tutuluyor? Ve neden tribünler erkek hegomanyasındadır?

Yürüyoruz; yürüyoruz yanyana; güzel günler
adına.
Kadınız, insanız; insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa.
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe yaşamın
sundukları.
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
bu ekmek ve gül türküleri
ve yineliyoruz hep bir ağızdan
"Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!"

Herşeyden önce taraftarlığın erkek ve kadın olarak ayrılması başlı başına bir hatadır. Bir takımın renklerine, armasına, bayrağına sahip çıkıp onu kendi yaşamında ön sıralara koyan herkes taraftardır. Bu da taraftarlığın cinsiyeti olmadığını göstermez mi? Peki neden o zaman tribündeki kadınlar sadece kadın olarak algılanıp ayrımcı bir muameleye tabi tutuluyor? Ve neden tribünler erkek hegomanyasındadır?

İşyerimde çoğunluk erkek Sadece iki kadınız çalışan. Geçenlerde futbol üzerine sohbet ediyorlardı. Konu döndü dolaştı ve Beşiktaş’a geldi. Akıllarınca birşeyler atıp tutmaya başladıklarını görünce dayanamayıp konuya bildiğim şekilde yorum yaptım. Bunun üzerine, içlerinden çok da sevdiğim bir arkadaş bana dönüp “futbol senin neyine, sen kadınsın; git örgü ör, temizlik yap” gibi densiz bir laf etti. Biraz garipsedim çünkü anormal bir şey dememiştim ama haklıydı aslında. Ülkede kadın her alanda arka plana atılmış ve bu mantalite maalesef ülke genelinde hala mevcut. Bu durum tribünde de aynen böyledir. Bir taraftar olarak endüstriyel futbola hizmet eden her anlayışa karşıyım. Kadınlar sadece izleyici değildir hayata karşı; her alanda hayatın içinde olmaktan yanadır.

Bu yazıyı yazmadan hemen önce Ankara’dan yeni gelmiştim. Önce ablama gittim. Bir bayan arkadaşı ve benim yaşlarımda başka bir bayan daha vardı. Kadınların olduğu ortamda ucuzluklar, alışveriş falan gibi dedikodular, sudan muhabbet yapılır mantığı ile herkesi genele indirgemek hata olur. Ülkenin siyasi gidişatından, aşka; aşktan, Beşiktaş’a kadar her şeyi konuşup tartıştık. Biz kadınlar futboldaki, tribünlerdeki eksiklikleri dünya tribünlerini örnekleyip tartışırken erkeklerin bu konuda fazla da bir dertleri yok gibi sanki.

Bu yazımın temel derdi feminist ya da cinsiyetçi bir yaklaşımdan çok her alanda var olan bizleri, hem var olduğumuz alanlarda hem de tribünlerde ikinci planda görmenin ve tutmanın yanlışlığını dile getirmekten öte değildir. Unutmayalım ki kadın erkek elele verilerek yapılan her iş bir başka güzellik katmıştır hayata. Eğer tribünlerimizde kadına destek verilirse tribünlerin güzelliğindeki değişimi hep birlikte göreceğimizden eminim…

Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden
tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan toprak, toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların

1 yorum:

devlis dedi ki...

dünya emekçi kadınlar mı kadınlar mı diye bi tartışma var bilirsiniz belki.bizler 8 martadünya kadınlargünü deriz çünkü 8 öart emekçi kadınlara armağan edilmiş bir gün gibi görülse de aslında kadın sorununu tekrar gündeme getirmek içindir.ve kadın sorunu yalnızca tek bir sınıfa ingirgenebilcek bi sorun değildir.yanibugün kadın sorunu içinde saydığımız tüm etmenler; taciz,tecavüz,şiddet,tüm sınıfın kadınları için geçerlidir.işçi kadında taciz edilir,burjuva kadın da,öğrenci de,bu tecavüz ve şiddet vediğer tüm unsurlariçinde geçerlidir.
duyarlılığınıza teşekkür ederiz.

devlis'li kadınlar

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats