Otobüsün camına dayanmış Haliç’i izleyerek Şişhane’den Taksim’e yol alıyordum ki
“4 Nisan Dünya Kanser Günü…yarın geç olmadan bugün önlem alın” yazılı bilboardları gördüm…tam “abi kanser lanet hastalık, Fenere çare bulunur, kansere bulunmaz” diye düşünürken yanımda, üzerinde kırmızı yuvarlak bir çemberden taşmış şekilde A harfi bulunan siyah tişört giymiş, üstüne de siyah-beyaz atkısını takmış bir gencin yine kendisi gibi uzun saçlı, kirli sakallı arkadaşına; “baba duydun mu ÇARŞI yürüyecekmiş bugün” dediğini duydum. İçimden “vay anasını satayım 2010’da şehir Avrupa’nın kültür başkenti olacak, adamlar hala esnafın derdine çare bulamadılar…. Al işte, KAPALIÇARŞI esnafı da sokaklara dökülüyor… Eeee, kralı gelir alışveriş yapmaz; prensesi gelir alışveriş yapmaz; şeyhi, emiri gelir alışveriş yapmaz olacağı buydu sonunda; adamlar senin benim düğünde kayınçoya takarız diye aldığımız çeyrek altınla nereye kadar idare etsin ki” diye geçirdim…
Tam o sırada önümde oturan yine siyah-beyaz forma giymiş bir amcanın elindeki gazetenin başlığını gördüm “BEŞİKTAŞ TARAFTARINDAN TAKIMA BÜYÜK DESTEK” … Bu yazıyı görünce yıllar evvel televizyonda Hakan Şükür ve Adnan Polat’ın “yeminle üç gündür kursağımızdan lokma geçmedi, valla kulübün kasasına para girmesi için Emre ile Hasan dönüşümlü temizliğe gidiyorlar ” diye yardım topladıkları günler aklıma geldi… ”ulan acaba Beşiktaş’ta bu hallere mi düştü? Üç-beş taraftar bir araya gelip, Sivok’ta yeni evlendi diyerek EVKUR’dan taksitle zigon sehpa mı alacaklar çocuğa” diye düşündüm… Bir şeyler oluyordu ve bendeki merak kurdu içimi kemirmeye başlamıştı; ne olduğunu anlamalıydım. İnönü Stadı’na doğru yol aldım…
Stada yaklaşırken karşıdan gelen irili ufaklı taraftar gruplarının tamamında aynı duygu yoğunluğunu görüyordum. Gözleri kıpkırmızı, yaşlarla dolu taraftarlar yanımdan geçtikçe içimden “helal olsun valla, bütün taraftar şampiyonluğa inanmış, herkesin gözleri dolu dolu. Adamlar sevgilerinden ağlamışlar, aferin çocuklara” diye düşünerek ilerlerken bir anda “s….tirin gidin lan, dağılın lan” diyerek benim bulunduğum yere doğru koşan polisleri görünce her yurttaş gibi hemen geri dönerek kaçmaya başladım. çünkü okurken eylemlerde, çalışırken mitinglerde, ya da en basitinden bir mahalle kavgasında bile bulunmuş bir yurttaşın ilk bilmesi gereken, kalabalığın içinden elinde copuyla, ağzından küfür saça saça üzerine gelen bir polisten en az yüz metre uzağa gidilmesi gerçeğidir.
Benimle birlikte koşan taraftarlardan biri hüngür hüngür ağlıyordu. Elimi omzuna koyarak “üzülme bu kadar, ne yapalım maç bu; sonuçta yenmekte var yenilmekte “dedim. Çocuk suratıma dik dik bakarak “abi manyak mısın sen ne maçı, ne yenilmesi; Görmüyon mu adamlar biber gazı sıktı yüzümüze” dedi… gerçekten o an sağımda solumda yer alan herkesin yerde ya da ayakta öksürmeler arasında nefes almaya çalıştığını fark ettim. Tabii çocuğa “ya ben bunları astım hastası sandıydım” diyemedim. ”biber gazı mı? nıç nıç nıç… Ayıp ya, yakışıyor mu polise “ diye tavır yaptım…
Biraz bekledikten sonra tekrar stadın giriş kapısına yöneldim. Elinde bileti, kombinesi olan taraftarlar bile stada alınmıyordu. Yanıma gelen bir velet “abi maç kaç kaç?” diye sordu. Kaşlarımı çattım “bırak maçı… polis geliyor kaç kaç! “dedim… ”ne kaçıcam ya” dedi “gelirse gelsin, bizim elimiz de armut toplamıyor”… Benden en az 15 yaş küçük çocuğa “haklısın abi” deyip alttan aldım… ”abi çekirdek var veriim mi?” diyerek cebimdeki poşeti önüne serdim; yalakalık olsun diye… ”yok ya istemez,çekirdekçi tayfadan değiliz biz” diye döndü arkasını gitti, bende çaktırmadan karşı kaldırıma geçerken yanımdan zafer kazanmış komutan edasıyla geçen Çevik Kuvvet amirine dönerek “valla amirim, bu Beşiktaş taraftarı terörist gibi, az bile yaptınız, ellerinize sağlık, Allah devlete, polise zeval vermesin” dedim. Sertçe gülümseyerek “dur daha bu ne ki, asıl 1 Mayıs’ta görüşeceğiz bunlarla “ diye yanıtladı beni.
O sırada kaldırımın yanında elinde bayrak, yüzünde Che baskılı bir atkı olan gençten bir çocuk “emin ol görüşeceğiz” diye söylenerek geçti yanımızdan. Arkasından baktım…
Atkının görünen tarafında ‘Terketmedi Sevdan Beni” yazıyordu…
Muhlis Vatandaş Muhsin
İçindekiler
-
▼
2009
(55)
-
▼
Ağustos
(39)
- 7.Sayı Kapak
- İçindekiler
- BİZDEN
- Kapak konusu /Erkan GOLOĞLU
- Cem Yakışkan söyleşisi/Yumurtakafa YILMAZ
- Tırtır deleme/Namık KARTALOĞLU
- Medeni ittifak/Yumurtakafa YILMAZ
- Şampiyonluk kültürü/Ümit BAYEZİT
- Türkiye A Miili Futbol Takımı A.Ş. (Müseccel marka...
- Humma Yakobi/Namık KARTALOĞLU
- Hey gidi Karadeniz/İsmail Hakkı DEMİREL
- Erzurumspor amigosu Zafer söyleşisi/M.Fatih EKİCİ
- Şekeri eksik tatlı/Ahmet DURMAZ
- Abi maç kaç kaç?/Utkan ÇALIŞKAN
- Analiz/Gökhan GÜRGAN
- Sürgündeki tanrıça/Levent İŞBİLEN
- Satranç/Aykut İlker METE
- Bahattin Baba/Hakan KİREZCİ
- 7.Sayı Arka kapak
- 6.Sayı Kapak
- 6.Sayı içindekiler
- BİZDEN/Halkın Takımı
- Kapak konusu/Şafak BATMAN
- 19.03.1903 de doğdu şanlı kartalım… /Ümit BAYEZİT
- Ezber Bozuyoruz/Yumurtakafa YILMAZ
- Futbol ağalarının taraftar açmazı/Hakan KİREZCİ
- Etnik köken, kimlik sorunu ve benim özeleştirim/Er...
- 8 MART/Deniz AKKUŞ
- Gözlerim darağacımdır Şimdi AŞK…/Utkan ÇALIŞKAN
- Siyahıb zindan olsun.../Siyah Takım
- Beyazız çünkü.../Beyaz Takım
- Analiz/Gökhan GÜRGAN
- Yumurtakafa Yılmaz söyleşisi/ Mert Kavak
- Başkaldırının sınırlandırıldığı bir Dünyada(n)/Lev...
- Atölye/Cem ÖZEL
- Atölye/Cem ÖZEL
- Satranç/Aykut İlker METE
- Bahattin Baba
- 6.Sayı Arka Kapak
-
▼
Ağustos
(39)
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Biz kimiz?
- Halkın Takımı Dergi
- Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder