www.halkintakimi.com fanzinidir

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Şampiyonluk kültürü/Ümit BAYEZİT

ŞAMPİYONLUK
KÜLTÜRÜ

BU SENE ŞAMPİYON GÖRELİM SİZİ
ÖLMEDEN MEZARA KOYMAYIN BİZİ
KORKUTMAZ BİZLERİ MUSALLA TAŞI
ÖLÜMÜNE SEVİYORUZ BİZ BEŞİKTAŞ’I…

Dizeleriyle haykırdığımız muradımız var;
Şampiyonluk….

34 maçlık uzun bir periyot. Yaz sonu başlayan; sonbaharın hüznünü, kışın sert ama parlak temiz yüzünü de içinde barındıran, ikinci ve en mutlu baharla kâh gönüllere ferahlık kâh en sert tartışmalarla uzun sürecin muhasebesinin yapılmasını sağlayarak sonlanan bir dönem.

Kimine göre mutlu, kimine göre hüzünlü son…
Mutluluk da hüzünde bu bağlamda göreceli kavramlar. Herkese göre değişen, amaca göre değişen kavramlar. Bizi mutlu edecek son ise ŞAMPİYONLUK’tur. Hem süper! Ligimizde hem de Türkiye kupasında şampiyonluk bekliyor, istiyoruz. Diğer olası tüm sonuçlar hüzün hanemize yeni bir çentik atmaktır.


Onursal başkanımız Sayın Süleyman SEBA’nın Türk futbol literatürüne ve bizlere kazandırdığı ‘’ŞEREFLİ İKİNCİLİK’’ kavramı ise lig bitiminde geri dönüp baktığımızda kar/zarar tablosunun en net nötrleyici elemanı olmaktadır. Daha önce de Ayhan (Ankaralı) abimizden aktardığım deyimle ‘’ÜÇ PUAN SEVGİSİ DEĞİLDİR BEŞİKTAŞ SEVGİSİ’’. Ancak BEŞİKTAŞ’ımızın başarıları da onurumuzdur, gururumuzdur…

Bu yıl çok farklı ve bambaşka seyreden şampiyonluk sürecinde (kupa ve lig) son aya girmiş bulunmaktayız. Mayıs ayının 3 ve 13 ünde ezeli rakibimiz ile biri ligde ve biri de kupada olmak üzere çok önemli iki final maçı oynayacağız. İkisini de kazanarak ilk maçla ligi perçinlemek ikincisiyle kupayı müzemize götürmek amacımız. Her iki maç içinde kartallarımıza başarılar dileriz.

Birçok aklıevvel bezirgânın (ki bu cenah ve amaçları bellidir) şampiyon olmasını temenni ediyoruz dediği, son birkaç yıldır yarışta var olan bir Anadolu kulübünün ve camiasının emeklerinin ve mücadelesinin hakkını vererek, sürece kattığı rengi yok saymadan ve TARAF olmamızdan mütevellit şampiyonluk için BEŞİKTAŞ’ımızdan başka bir noktayı işaret etmemiz mümkün değildir. Olmamalıdır…

Endüstriyel futbol dayatmaları sonucunda ortaya şampiyonluk yolunda birçok engel çıkmaktadır. Bunlardan en belirgini maalesef misyonu Türk futbolunu daima en ileriye taşımak olması gereken futbol federasyonu ve yayıncı kuruluşun diğer kulüplerle enteresan ilişkisi oluşturmaktadır. Kurum içi komitelerin aralarındaki sıkıntılar ve aymazlıklar, her kulübün kendinin kayırılma isteği ve başarısızlıklarını gölgelemek adına yaptıkları türlü saldırılar ve çıkışlar ilgili kurumlara olan güveni iyice sarsmakta ve maalesef bahsettiğim misyonun vizyona dönüşmesi yolunda ağır darbeler indirmektedir. Muradımız maçların sahada ve objektif hakemler yönetiminde oynanması ve BEŞİKTAŞ’ımızın şampiyon olmasıdır. Bunun için yapacağımız ve en güzel şekilde yaptığımız tek ‘’tezgâh’’! Dünya futbol kamuoyunun da takdirini kazanan çArşı (taraftar) ruhunun da oyuna dahil edilmesi ve bu vesileyle 12. adamla oynamamızdır.

‘’Fazla konuşan çok hata yapar’’ tespiti ile cevap vermek durumunda kalan sayın başkanımız Yıldırım Demirören’in bu noktadaki çıkışı ve zamanlaması oldukça manidar ve yerindedir. Bu çekişmelere dahil olmak zorunda olmadığımızın, yapmamız gerekenin sadece maçlarımızı kazanarak ya da en az kayıpla maçlarımızı atlatarak şampiyonluk yolunda emin adımlarla yürümek olduğunu, saha dışı faktörlere takılmadan bizlere yakışan şekilde ligi bitirmek için enerjimizi harcamamız gerektiğinin ifadesi yerindedir.

Önceki yıllarda benzer dönemlerde oluşan ve yönetilemeyen stres ve rakip yönetimlerle girilen ikili diyalogların fayda sağlamadığı bilakis onlarca çekilmek istendiğimiz mecrada

boğulduğumuz hepimizce bilinmektedir. Bu yıl yönetimimizce izlenen yol ‘’şampiyonluk kültürünün’’ yönetim kurulunda da belirgin şekilde oluştuğunun göstergesidir.

Şampiyonluk kültürüne fazlasıyla sahip olan BEŞİKTAŞ taraftarı da geçmiş yıllarda yaptığı son hafta hatalarından gerekli payı çıkararak bu yıl şampiyonlukta ne kadar arzulu ve istekli olduğunu tüm provokasyonlara karşı takındığı sağduyulu tavrıyla göstermiştir.

İkinci faktörde sahada her maçı kazanmaya oynayacak bir kadronun oluşturulmasıdır. Endüstriyel futbol kavramıyla birlikte kulüplerimize sirayet eden milyon dolarlık kölelerin bolca kadroda bulunması zorluğu her takımı olduğu gibi BEŞİKTAŞ’ımızı da zaman içerisinde yönetimin basiretsiz politikalarıyla birleşerek zarara sıkıntıya uğratmaktadır. Futbolcuların milyon dolarlık geçim standartlarına sahip olmalarına rağmen birçok haktan mahrum kaldıkları aşikârdır. Başka bir gündem maddesi olarak bu konuya da değinmek biz taraftarların görevleri arasında yer almalı diye düşünüyorum.

Şampiyonluk yolunun olmazsa olmazlarından; taktik, teknik, saha ve idman yeterliliğinden sonra futbolcuların sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlayan tüm imkânlar BEŞİKTAŞ’ımızda vardır. Bu faktörlerin varlığından ziyade; son dönemini yaşadığımız şampiyonluk sürecinin, futbolcular üzerinde yaratacağı stres ve yorgunluk etkisi de malumdur. Bu etkiyi asgari düzeyde tutmak yani kriz ve stres yönetimini en iyi şekilde yapacak olan da kuşkusuz yönetim kurulu ve teknik taktik kadro olacaktır. Bu süreci en olumlu şekilde değerlendirecek birikim ve imkânlara sahip olduğuna inandığımız kulübümüzün şampiyonluk kupasını müzemize getirmesini sağlayacak en büyük etken tüm camiayla birlikte ortaya çıkarılacak ve var olan şampiyonluk kültürü olacaktır.

Taraftar muradının ve bu yolda ortaya koyması gereken çaba, emek ve sağduyunun farkındadır. Yönetim kurulu (hiç olmadığı kadar)

bu yıl metanetli ve sağduyulu davranmaktadır ve muradını açıkça ortaya koymaktadır.

Şampiyonluk kültüründen uzak bir rakibimiz var, boş stat da maçlarını oynuyorlar. Önce hocaları sonra yöneticileri ve belki de gelecek günlerde en değerli futbolcuları şampiyonluk kültüründen uzak olmaları sebebiyle yarıştan ve formalarından uzak kalacaklar. Bunu tezgâh! Planladığım için değil şampiyonluk kültüründen uzak olmalarının getirdiği acemice aldıkları cezalardan görebiliyoruz.
Kazanılan maçtan sonra yaptıkları bizi şampiyon yapmayacaklar feryatları gibi…

Diğer rakiplerimiz yani defalarca şampiyonluk yaşamış olanlarsa zaten düşmüşler bir tezgâh peşine; sonları hayrolsun. Tezgâhın kralının nasıl açılacağını nasıl işleyeceğini çok iyi bildiklerini hafızamız her an anımsatıyor bize.
Tekrar etmekte fayda var, muradımız her iki kulvarda da (lig ve kupa) şampiyonluk sevincini yaşamaktır.

Her şey var şampiyonluk için, artık konuşmak değil çalışmak gerekiyor. İş sizde futbolcu kardeşlerimiz, teknik kadro ve yönetim kurulu.

Tribünlerden söyleyecek tek bir sözümüz var:


ŞAMPİYONLUK HASRETİYLE ÇOK ÇİLE ÇEKTİK
GECELERİ UYUMADAN SABAHLAR ETTİK
UÇURUMLARA DÜŞMEDEN TUT ELİMİZİ
ŞAMPİYON OL BEŞİKTAŞ’IM MESUD ET BİZİ…

Hiç yorum yok:

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats