www.halkintakimi.com fanzinidir

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Cem Yakışkan söyleşisi/Yumurtakafa YILMAZ

Cem, semtte doğup yaşayan ve bu tribüne hayat vererek çArşı oluşumunu buralara taşıyan emekçilerden birisin. İlk gittiğin resmi müsabakayı hatırlıyor musun? Bu aşk sende nasıl başladı?
1977 yılıydı sanırım, mahalledeki arkadaşlar ile birlikte bir BEŞİKTAŞ-Bolu maçına gitmiştik. O zamanki kadromuzda meşhur Zekeriya, Kör Tuğrul ve rakiplerin “Şaban mööö mööö mö” diye bağırdığı Şaban vardı. Cüneyt (kardeşim), Talip ve Onur ile birlikte gitmiştik ve maçı da 2–1 almıştık. Golleri kimin attığını sorma hatırlamıyorum belki Paunoviç atmış olabilir.

Pekala sormayacağız. Unutamadığın maç hangisi desek.
1981 yılında şampiyon olduğumuz yıl sondan ikinci maçımızdı sanırım. Sıkıyönetim zamanı, sokağa çıkma yasağı var. Sabah 05.00’den sonra çıkılabiliyor. Dayanamadım, sabah saat 04.00’de kalkıp çıktım sokağa. Ara sokaklardan ve ağaçların aralarından saklanarak İnönü Stadına vardım birde ne göreyim? Kuyrukta benden hariç yaklaşık 500 taraftar daha var. O zamanlar maçlar 14.00’de oynanıyor ve maç biletini sadece stattaki kuyruklara girerek alabiliyorsun. Netice olarak Trabzon ile golsüz berabere kaldık; ertesi hafta da Eskişehir’i yenerek şampiyon olduk. O yasaklı dönemlerde BEŞİKTAŞ sevgisini yüreğinde taşıyanlar yasak falan dinlemeden, her şeyi göze alarak sabahın erken saatlerinde maça girmek için kuyrukta yerlerini almışlardı ve maçın başlamasına 3 saat kala da kapılar kapanmıştı.

Bildiğimiz kadarıyla Cüneyt ile kardeşsiniz. Efsane Başkan OPTİK yanlışlıkla Cüneyt’i karnından bıçaklamış; nasıl oldu bu olay anlatır mısın?
Henüz gençliğe ilk adım atış dönemlerimizdi. Hepimizin elinde, cebinde emanet var; yani moda gibi bir şey o sıralar. Emanetleri çıkardık şakalaşıyoruz derken Cüneyt optiğe doğru yükseldi. Biz gülüyoruz falan, bir baktık bıçak kanlı. Cüneyt’ te farkında değil. Deri kesilmiş ve bağırsakları sadece ince bir zar tutuyor. Korktuk, hemen bir eczaneye koştuk. Eczacı acilen hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi. Atladık taksiye ki o esnada zar yırtıldı ve bağırsaklar dışarı förtleyiverdi. Biz elimizle bağırsakları tekrar Cüneyt’in karnına sokmaya çalışıyoruz. Paniklediğimiz için olayın vahametinin farkında değiliz. Bir de eve hesap verme durumu var tabii. Neyse, Cüneyt üç ay çile çekmek zorunda kaldı.

Tribünde belli bir saygınlığın ve demokrat bir yapın var. Bu nasıl oluştu anlatır mısın?
Biz daima garibanlara sahip çıkmaya çalışan, vicdani bir tutum izledik. Bu da bizim halkın içinden biri olmamızdan kaynaklı bir durum. Tribüne emek verenler hep garibandı. Farklı siyasi görüşten olsak ta herkes ile birleştiğimiz noktalar vardı; en başta da BEŞİKTAŞ sevgisi olmak üzere. Birbirimizin düşüncelerine saygı duymayı hayatın içinde öğrendik. Bizatihi halkın ta kendisiyiz yani. Örneğin şu an mecliste hala beni temsil edecek bir parti görebilmiş değilim. Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü değişmez önder olarak görüyorum ve benim nazarımda öyle de kalacaktır; kimse bunu değiştiremez. Bu konuda tüm arkadaşlar ile hemfikir olduğumuzdan tribüne siyaseti sokmamaya çalıştık.

Yönetimin tutumu ile stadın yenilenmesi hakkındaki görüşünü alabilir miyiz?
BEŞİKTAŞ yönetimini başarılı bulmadığımı söyleyeyim evvela. Başarının göstergesi nedir diye sormak lazım. Tabii ki yok ancak Başkan çok iyi bir BEŞİKTAŞ’lı. Bu devirde kim cebinden çıkarıp 50–100 milyon TL. verir? Başkanın seçim tercihleri hatalı, kimse elini cebine atmıyor ve biraz da şanssız sanırım. Yine de BEŞİKTAŞ’ımıza kazandırdığı yatırımlar -ama hatalı, ama eksik- çok önemli çalışmalardır. Tek başına da ancak bu kadar çevirebiliyor. Şunu söyleyeyim bazı şeyleri çok iyi öğrendi. Gerçi pahalıya mal oldu ama neylersin.

Gelelim stadın yıkılıp yeniden yapılması meselesine. Biz istesek de istemesek de stadımız (mabedimiz) gerek beton ve gerekse demir açısından çürümeye başladı. Tamirle falan olacak işler de değil bunlar. Yani yapı itibariyle her geçen gün güvenilirliğini yitirmekte.
Eğer yenileme çalışması yapılacaksa başka bir projeye gerek yok. Biraz kapasiteyi arttırarak ruhunu kaybetmeden şu anki projeye uygun yapılabilir. Belki gözden kaçan bir şey var. Deniz ve kara trafiği açısından Türkiye’ de en kolay ulaşımı olan stat bizimkidir.

Geriden gelen genç nesli nasıl değerlendiriyorsun?
Ben yeni nesilden umutluyum, hepsi de pırıl pırıl. Birkaç tane kardeşimizin eksik hareketleri olabilir onu da zamanla düzelteceklerdir. Biz sadece BEŞİKTAŞ’ı sevdik. Herhangi bir menfaatin peşinde olmadık. Aksine hep fedakarlıkta bulunan biz olduk. Bazıları soruyor “ Onlar BEŞİKTAŞ’a ne verdi?” diye. Vallahi kendisi ne vermiş ki anlayabilmiş değilim ama bizim kuşak hayatını verdi ve tek bir adımımızda dahi pişmanlık duymadık. Aynı bedeli, aynı arkadaşlar ile birlikte seve seve yine öderim.
Sadakate her zaman önem vermişimdir. Gençlere tavsiyem; beni ya da bir başkasını değil sadece BEŞİKTAŞ’ı sevsinler. BEŞİKTAŞ’lılık duruşu budur ve yakışanı da budur; onu söyleyeyim. Emek vermeden de bir şey elde etmenin tadı tuzu olmaz ve değerlerini koruyamıyorsan artık başkalaşıyorsundur bu nedenle her kes başarı için çok çalışmalı.

Birçok arkadaşımız şu an aramızda yok. Takip ettiğimiz kadarıyla her fırsatta mezarlarını ziyaret ediyorsun. Kaybettiğin arkadaşların arasında en çok hangilerine üzülüyorsun?
Öncelikle bütün arkadaşlarım benim için değerlidir. Dedim ya sadakate çok önem veririm. Ancak Cüce AYHAN, Pembe HASAN, Koko CAVİT kaybettiğimiz arkadaşlar içerisinde en çok üzüldüklerim. Bazen bu arkadaşlar ile birlikte aç kaldığımız dönemler de oldu, bazen bir simidi paylaştığımız anlar da. Bu arkadaşlar yokluk ve yoksulluk içinde yaşadı. Sahipsizlikten ve çaresizlikten kaybettik onları. O süreçte imkânlarımız kısıtlı olmasına karşın çok çaba gösterdik ama yetmedi. Nitekim tercih hakları yoktu. Optik, Soner ve Serkan; hepsi de benim için değerliydi. Optik dışarı çıktığında herkes gibi ben de umutluydum ama olmadı işte… Sadece onları değil, ben hala Façalı Ali ile Aykut’unda mezarlarını ziyaret ederim.

Gelelim Kayseri maçındaki kolluk kuvvetlerinin tutumu ile Alen’in özür meselesine. Bunlar için ne diyorsun?

Kolluk kuvvetlerinin gerçekleştirdiği şiddet çok gereksizdi. Ben konunun dışında olduğum halde taraftarların önüne geçerek yatıştırmaya çalıştım. Bu sefer polisler panikledi ve her şey bir anda oluverdi, haliyle hedefte olan da ben oldum. Yere düştüğüm zaman kolum kırıldı 3–4 haftadır alçıda. Bizim açımızdan da özür dilemeyi gerektirecek bir olay yok. Olayı şişe atan taraftarlar başlattı diyorlar, böyle bir şey yoktur. Bence polislerin gereksiz yere kimyasal silah kullanmasından kaynaklandı her şey. Şölenimizi zehir etme konusunda ellerinden geleni yaptılar ve maalesef yine bizi haksız çıkardılar. Alen’in durumu ise her zamanki gibi işte, yorum yapmaya gerek yok. Ben de yorum yapmıyorum.


Geleceğe ilişkin ne gibi düşünceler taşıyorsun? Umutlu musun?

Geleceğe ilişkin birçok düşüncem var. Hepsini değil de bir kaçını anlatayım. Kulüpte söz sahibi olmak için kulübe üye olmak lazım ve o üyelerin de aidatlarını eksiksiz, sektirmeden yatırması gerekir. Hatalı kararlar yüzünden takımın taraftara sattığı ürün kazancı çok düşük kalıyor. Bu sefer de ne oluyor? Akla hayale gelmeyecek şekilde ruhunuzu parayla satın almak isteyen tekliflerle sponsorlar devreye giriyor. Bu işleri sponsorlardan alınacak paraya bırakırsak para gelir belki ama karşılığında biz ruhumuzu kaybetmiş oluruz. Bu sorunları çözüm planları ile birlikte ele almamız için üye sayımızı yükseltmemiz ve önerilerimizi dikkate aldıracak güce erişmemiz gerekir.

Dejenere olmuş kirli ilişkiler ile ortak hareket edilmemesi gerekir. Sonuçta bu işler gönül işidir. Şu an altyapımız tam bir felaket. Dışarıdan alınan sponsor paraları bize hiçbir şey veremeyen pahalı oyuncaklara gitti. Adı sanı duyulmayan oyuncular medya tarafında şişirilerek getirildi ve birilerine çok paralar kazandırıldı. Sonuçta da hep kaybeden Başkan ve biz olduk. Dikkat edin dünyanın hiçbir yerinde rekabeti kaybedenlerin yanında hiç kimse olmaz. Bu sadece BEŞİKTAŞ’lılara özgü bir şey. Bazıları acıları zevke dönüştürdüğümüz kanısına kapılıyor ki bu daha büyük bir hata. Bu, camiamızın sadakate ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Önemli olan bu sevgiye layık oyuncularla bu işi götürmekte. Ruh dediğimiz de budur esasında.

Son olarak konumuzun dışında bir şey sormak istiyoruz. Bildiğimiz kadarıyla Büyük BEŞİKTAŞ çArşısı içinde bulunan Postanenin bulunduğu katta işlettiğin bir mağazan var. Ekonomik kriz seni de etkiledi mi? işleriniz ne durumda?
Vallahi esnaf olup da işi iyi olan çok azdır herhalde. Kapitalizmin beşiği ABD’de başlayan ve tüm dünyayı etkileyen bu kriz maalesef işlerimizi durma noktasına getirdi. İşin ilginci parası olan da alış veriş yapmıyor. Mağazamızda fiyatlarımızı yarı yarıya indirdik, en azından masrafları karşılayalım diye maalesef o da olmadı. Bakalım nereye kadar dayanabileceğiz. Biz de bilmiyoruz.

Bu kadar yoğun bir zamanda HALKIN TAKIMI’na zaman ayırdığın için teşekkür ederiz. Umarız BEŞİKTAŞ’ımız bu sene ipi göğüsleyerek şampiyon olur. İşlerinde de bol kazançlar dileğiyle… Allah yardımcımız olsun.
Sağolasın, ben de başarılarınızın devamını diliyorum.

Hiç yorum yok:

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats