www.halkintakimi.com fanzinidir

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Medeni ittifak/Yumurtakafa YILMAZ

MEDENİ
İTTİFAK

Medeniyetler ittifakı (Mİ) Türkiye ve İspanya Hükümetlerinin girişimleriyle Birleşmiş Milletlerin (BM) himayesinde 2005 yılında kurulmuş. Burada sözde amaç; çeşitli kültürleri bir araya getirmeye çalışmaktır. Sonuç olarak da insanların beklentisinden uzakta, halklara fiili hiçbir fayda sağlamayan toplantılar yapılmaktadır.

Halkların arasında hiçbir sorun olmadığı halde emperyalist sömürücüler ile onların işbirlikçi yöneticileri geçici olarak ırkçı yaklaşımları rafa kaldırmakta, çıkar çatışmalarını yine geçici olarak uzlaşıya bırakmaktadır.
Neden ?

Ürettikleri mala pazar bulmak ve kazanç ağını daha fazla genişletmek için. Peki, neden ırkçılığı tamamen kaldırma çalışması yapılmıyor? Rekabet! Evet evet.

“Sınırlar, kotalar, yasaklar olmadı, gerekirse halkları birbirine kırdırma politikası da elimizin altında bulunsun. Her şey kutsal menfaatler için.”
Obama, ülkemize turistik seyahat amacıyla mı geldi sanıyorsunuz! Ve tamda onun geldiği tarihlere denk düşen “Medeniyetler İttifakı” toplantıları yapılıyor. Ne diyor Obama; Her şey değişiyor, değişime ayak uydurun. Peki, ABD politikaları değişiyor mu? Hayır. Sadece kendisine yeni Pazar yollarının açılmasını talep ediyor. Malum, Rusya,İran ve Çin üzerinden bir yerlere ulaşması zor. İşte böyle, al sana sıcak bulduğun Obama usulü yaklaşım.

Al sana, Medeniyetler arası itti-fuck yaklaşımı.

ABD’li General Smadley D. Butler 1920’lerde emekli olurken özeleştiri yapıyor. “Bütün hizmetim süresince şerefler, madalyalar, terfilerle karşılandım. Geriye baktığımda, kendimi mafya lideri Al Capone’den daha beter hissediyorum. O şantajını sadece 3 şehrin mahallelerinde sürdürebiliyordu. Biz deniz piyadeleri 3 kıtada cirit atıyoruz.”

Kime hizmet amacı taşıyor tahmin etmek zor olmasa gerek. Peki ya 90 yıl sonrasında değişen ne oldu?

Küba halkını anlatan “Dinle Yankee” kitabından bir alıntı aktarmak istiyorum;

“Her inanan gibi bizlerde günahın ne demek olduğunu pekala biliyorduk. Ama günah, para demekti. 12–14 yaşlarındaki kızlarımız için, genelevlerin iğrençlikleri yoksulluktan daha iyiydi. Eski Havana, sizin soğuk kışlarınızdan uzaktaki tatil yerlerinizdi. Ancak; dolarlarınıza uzak değildi.

Önce ABD dolarınız geldi sonra da ABD bayrağınız.

Bizim yönetenlerimiz hırsız ve uşak, sizin kapitalistleriniz ise ABD’nin başları yukarda şerefli insanları. Bizler ise her ikisinin köleleri. Bizim tarihimizi yapan ve bizim hayat yolumuzu çizen, kendi yaptıklarımız veya yapamadıklarımız değil. O, ABD’de masa başlarındaki pazarlıklarda kararlaştırılmıştı.

Biraz uzun oldu ama neylersin herkes için itti-fuck. Önce borçlandır, sonra köleleştir, sonrada sömür.

Endüstri-futbol bizim tabirimiz ile endüstriyel futbol. Galiba bu konuyu tekrar tekrar yazmamız gerekecek.

Önce borçlanıyorsun, sonra bağımlı hale geliyorsun, sonrada zenginliklerini kaybediyorsun. Üstelik tüm bu olanları, “her şeyin hayırlısı” diyerek karşılıyorsun.
Global, liberal ve vahşice planlanan bu sistemin küçük bir prototipi üzerimizde sınanıyor gibi değil mi?

İşte;

biz bütün bu olan biteni görerek hareket ediyoruz. Ve birileri de bizi çok iyi görüyor olacak ki ! 4 Mart da bunu jop, su ve gazlayarak ifade etti.
Tek başına ayakta duran BEŞİKTAŞ-çArşı duruşu güce tapmayanlara da örnek olmuştur.

Bizler zenginliklerimizin farkındayız ve bu zenginliklerimizi bizden çalmaya çalışanlarla da itti-fuck falan yapmıyoruz kardeşim.

Meksika’nın yiğit lideri Zapata ne diyor.
Diz çökerek yaşamaktansa, Ayakta ölmek yeğdir.

NO PASSARAN.

ey yoksul insan
ey yoksulun yoldaşı
ey yoksul yoldaşına sırdaş olan
ey yoksul yoldaşının sırdaşına arkadaş
ey anaların çığlığıyla ürperen
ey ürperenin kardeşi
ey yurtsuz adam
oğlunu yitirmiş baba
babası vurulmuş çocuk


ey yâri yâresi olmuş kadın
şarkısı yasak ozan
yolunmuş çiçek
ürkütülmüş güvercin
urgandaki
hücredeki
sürgündeki
ey duvağı yırtılmış gelin
sırtından vurulmuş genç
torunu çalınmış dede
açlığa oyulmuş bebek


sürgündeki
namludaki
duvardaki

ey göğsü dağlanmış esir
nice günün nice gecen
yaşamak uğruna yaralıdır
ey "zincirlerinden başka
kaybedecek şeyi olmayan"
insanca yaşamak isteğiyle suçluysan
hayatta olmanın onuru da yaralı
ey hayata sevdalı esir
dünümüzde
günümüzde
tenimizde bu yara
"bizi kurtaracak olan
kendi kollarımızdır."


Nihat BEHRAM

Hiç yorum yok:

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats