İçindekiler
-
▼
2008
(58)
-
▼
Ağustos
(16)
- 2. SAYI /TEMMUZ-2008
- Nasıl olmalı?.../Yumurtakafa YILMAZ
- Kazanma hırsı.../Yumurtakafa YILMAZ
- İyi Beşiktaş'lı.../Şafak BATMAN
- Siyah-Beyaz şafaklar.../Özer ÖZÇETİN
- Bir maç günü.../Namık KARTALOĞLU
- Babalar ve oğulları.../ Utkan ÇALIŞKAN
- Sen mi yaptın?.. /Kemal KICIR
- Bahattin Baba...
- Ya-ya-ya...Şa-şa-şa.../Murat YILDIRIM
- Nasıl bir sevmek.../Samet ALPARSLAN (Eaglesgate)
- Biz bu kenti tribünden sevdik.../Keçi YILMAZ
- Endüstriyel futbol ve sınıfsal durumu.../Onur KANY...
- SÖYLEŞİLER .../Ümit BAYEZİT
- Atölye Cem ÖZEL
- Arka Kapak
-
▼
Ağustos
(16)
24 Ağustos 2008 Pazar
Babalar ve oğulları.../ Utkan ÇALIŞKAN
“…Ulan ne zaman kazanmayı çok istesem yeniliriz “ dedi babam. Biraz önümde izliyordu maçı. Normalde izlemezdi hiç ama o gün farklı bir şey vardı sanki; gözleri bir başka ışıldıyordu siyah-beyaz çubukluların uzandığı her topta. “Kazanma isteği nasılda masumanedir” diye düşündüm. Kazanma isteği… Rakının kızarttığı gözlerini benden kaçırmaya çalışarak, sarhoş akşamlarında hep anlattığı hikayesi geldi aklıma; “ Malatyaspor altyapısında oynuyorum; birgün maçımız var; ben sağ afım...(?)” (Hep düşünürdüm sağ af ne demek diye…”sağ af”… Benim solcu babamın mevkii). “Baktım bir çocuk geliyor üstüme üstüme; her gelişinde de geçiyor. Yanımdan geçti son hızla. Bir gol daha olmasın dedim; uzattım ayağımı ayaklarına. Toprak saha kan içinde… ‘Çık ulan dışarı !’ sesleriyle terk ettim sahayı…”
Yavaşça cebine götürdü elini; kısa maltepesini yaktı kibrit ile. Her duman sıkıntılıydı. “Devre bitmeden yaktığı kaçıncı sigaraydı” diye düşündüm. Öksürüyordu… Kalbi vardı… Yaşlanmıştı… Saçları ağarmıştı… Gözaltları kırışmıştı…
zamanında çok vakitsiz gözaltılara karışmıştı. Sararmış parmak uçlarında eriyip giden sigaraya takıldı gözlerim. Bırakıldığı küllükte kendi kendine yanıyordu. “Bizim gibi” dedim… “Bizim gibi yana yana bitiyor işte…”
Dumanında hikayelerimizin gölgeleri oynuyor. Uzanıp dokunuversem omzuna… ”Üzülme be baba, atarız ikinci yarı bi tane. Hem yenilsek ne ki? Alışmadın mı sen hala?…Hangi hicaza bağlarsan bağla efkarını; gidişat bir büyüğe doğru olmayacak mı?…”
Onun kadar sevebilmek güzeldi… İlkokulda babası içer diye koltuğunun altına rakı sıkıştırılarak eve yollanmak güzeldi… En delikanlı yaşıtları düğünlerde masa altından doldurulan votkalı kolaları korka korka içerken, mahallenin en bitirim meyhanesine “Yusuf abi’nin oğluna bir bira!” diyerek girebilmek güzeldi… şampiyonluk günü evin elektrik parasını korsan taksiye vereceğini bile bile “Gel lan tur attırayım sana” demesi güzeldi… Forma yerine beyaz gömlek, gri okul pantolunu ile o tura katılmak da güzeldi… Fakirliğin estetiğini yaratabilmek güzeldi…
“Ulan ne zaman kazanmayı çok istesem yeniliriz” dedi babam…
Üniversiteyi üçüncü sınıfta terk etmek zorunda kalan adam…
Benim için özeldi…
Etiketler:
beşiktaş,
çarşı,
endüstriyel futbol,
fanzin,
Halkın takımı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Biz kimiz?
- Halkın Takımı Dergi
- Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder