www.halkintakimi.com fanzinidir

20 Ekim 2008 Pazartesi

Hasretler bu sene biter.../ömür HINCAL

Şampiyonluk hasretinin altıncı yılındayız artık. Yeni doğan bebekler sünnet olmaya, en son şampiyonlukta İnönü çimlerini yiyenler doktor olmaya, eski çamlar bardak olmaya, gönüllerim sevinç bölmeleri nasır tutmaya yüz tutmuşken, hala tek umutları sende. Umut verdirmek isterken her defasında alenen göt olmayı sende çok yaşadım ben. Bir sevdanın yükünü çekmeyi üstlenmek her aşığın yapacağı iş değil artık şu dünyada. Bembeyaz bir sayfayı karalama kağıdı, yap-boz olarak önüne sürmek harcı değil her yiğidin. Hele gölgesinde yaşamak; ömrünü Beşiktaş’a adamak Optik Başkanların. Dönüp bakınca onlara, verdiklerinin aslında bu deryada bir kibrit çöpü kadar yer kapladığını görünce daha bir şevkleniyor insan sana emek vermekte, seni sevmekte.

Uğruna yolları mı tepmedik, soğuk kış ayazında motorun kayışına mı sövmedik, yoksa efkarlanıp şişenin dibini görmeye yeminler mi etmedik ? Teptik, sövdük, ettik. Hepsini biz yaptık; bu kara sevdanın girdabında döne döne aşkınla sarhoş olmak adına biz yaptık. Sorgu yok, sual yok . Bana bak ! Bunları herkes yapmaz bunu sen biliyorsun zaten. Ondan mı acaba bu kalbimizi elinin arasında sıkıştırıp sıkıştırıp bırakmaların ? “Eeeeeh!.. yeter ulan!” dediğimiz dakikada öyle bir vuruyorsun ki tokatı yüzümüze, aman Allahım… Aman yarabbim… O dakika şüphelerin en kralına düşüyoruz top yekün: “Mazohist miyiz ulan biz” diye. Biz böyleyiz arkadaşım; biz böyleyiz kara sevdam; biz böyleyiz kara kartalım. Sen de bunu çok iyi biliyorsun ki biz böyleyiz.Yıllardan beridir zamanla birlikte koyulaşıyor sevdanın parlaklık ayarı. Düşe düşe kapkara oldu bu ayarı olmayan sevdanın parlaklığı. Geliver de güldürüver. Gel de düğmeye basıver. Parlasın sevdanla gözbebeklerimiz; en son şampiyonluğuna doğan bebekler okumayı yazmayı sende öğrensin, “Şampiyon Beşiktaş” yazsınlar gönül defterlerine. 4. sınıf pavyonlarda, en izbe köşelerde dillerinden düşürmedikleri türküsüyle; “Ne zararım vardı benim sizlere? Suçum neydi, benden ne istediniz? Gözünüz mü kaldı mutluluğumda, bir kere gülmeyi çok mu gördünüz?”. Karaciğerlerini bozdururken babaları, amcaları, dayıları; elde baston gizliden rakı cacık takılırken dedeleri yakalansın torunlarınlarına. “Dedeeeee… Şampiyon olduk” derken torunları, hafiften silsin bıyıklarındaki cacığı, öpsün alnından, yüreğinden, o yeni hediye ettiği formasının armasından.

Ha be kartalım ne diyorsun? Bu sene şampiyon olup bizi bizden edip mutluluk komasına sokar mısın? Sokman lazım kartalım sokman lazım; bu düzenin çarkına çomak, tekmeye kafa sokman lazım. Bu taraftar senin uğruna hayatlarının baharına kanlı hançer sokarken senin de bu sene onları mutluluktan deli etmen lazım. Olmasan da fark etmez, bana koymaz. Ben senin yolunda umut gösterip vermeyen, kendi halinde bir umut orospusu olmayı zaten kafaya koymuşum; bana koymaz alıştım. Fakat daha yeni sokağa çıkan yavru kartalların caka satması lazım diğerlerine; bu sene şampiyon olman lazım.

Ömür Hıncal bu sene tribünlerde kartalı desteklemeye gelemeyecek. Hayatının krokisini çizmek adına bu sene raporlu.Uzaktan seni sevmenin acısını bal eyleyip zula yapacak sana olan hasretini fakat “Hayat Sensin”e, “Siyahın Zindan Olsun” a kardeş yolluyor. Şampiyonluk türküsü olsun, uğurlu olsun kartalım senin uğruna.

Bir sevda düşün ki senin uğruna
105 senedir babadan oğula
Aç kanatlarını süzül göklerde
Sevdan kitap olsun okulda derslerde.
Sende bekle, kendini hazırla, tak takıştır ulan namussuzun mabedi zafer şarkılarıyla sağır etmeye geliyoruz. Şampiyonluk kupasını kaldıranlara,çimleri yediresiye kadar ..

Hiç yorum yok:

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats