Son süreçte gelişen olayları başından beri ben de tüm Beşiktaş sevdalıları gibi takip ediyorum. İçeride, dışarıda yaşanan olaylara baktığımda, doğru gitmeyen şeylerin temelinde yatanın bizim eski arkadaşların arasındaki kırgınlıkların gün ışığına çıkması olarak değerlendiriyorum.
Beşiktaş sevgisini ve sevincini “kısmen”de olsa sonraki günlere bırakmışız; çArşı sevgisini ise hala yüreğimizde, bileğimizde ve bedenimizde bir onur olarak taşıyoruz. Bundan 25-30 yıl evvel bir dilim ekmeği paylaştığımız dostlarımız şimdi “hayat mücadelesinde” aynı şeyleri beklemektedirler. Oysa ki çoğumuz bedel vererek ekmeğimizin peşinde adeta “ücretli birer köle” olmuşuz, ekmek nerede biz orada koşuşturup durmaktayız ki benim için bu, dayanılmaz bir baskı olarak yüreğime kor gibi düşmektedir. Semte her gittiğimde arkadaşların arasındaki bu kırgınlık beni biraz daha üzmekte, tekleyen şu yüreğimi ateşten ateşe atmaktadır.
Hala eski günlerin nostaljisi ile yaşayan arkadaşlarımız bir türlü yaşanan güne geri dönememektedir. Bir yerlerden medet umarak yaşamak bize hiç yakışır mı ?
Yumurtakafa Yılmaz arkadaşımız daha evvel yazmıştı; “ Sadece verileni alan, verilmeyen için yalvaran insanlarla aramızdaki farkı gözetemeyecek kadar zayıf mıyız?” Bence kesinlikle hayır. Belki biraz yorgun olabiliriz ama aynı günleri bir kez daha yaşamak gerekse bundan imtina edecek bir tek arkadaşımız olduğunu zannetmiyorum.
Hayatın gerçeğini yakalamak varken hiç kimsenin başka birine darılma gibi bir lüksü yoktur.
Dışarıdan müdahale ederek bizi durduramayan anlayışlar dolaylı yollar kullanarak içimize sızmış gibi. Baksanıza, bizim içinde bulunduğumuz konuma en çok düşmanlarımız seviniyor. Bu bağlantıları açığa çıkarmak için müneccim olmaya gerek yoktur ve bazı dostlarımız hala şaşkınlıklarını atabilmiş de değiller…
çArşı’yı biz kurduk; doğrudur ancak onu yaşatacak olanlar tabii ki bizden sonra gelecek olan kardeşlerimiz olacaktır fakat önemli olan genç arkadaşlarımızın çArşı kültürünü anlama biçimleridir. Tribünleri ayırım yapmadan kucaklayan, büyüğüne- küçüğüne ve hatta rakiplerine karşı dahi saygılı olmayı becerebilen dünya takımı Beşiktaş taraftarına yakışır şekilde hareket etmek zorundadırlar.
Bazı arkadaşlarımız uzakta olduğumdan konulara vakıf olamadığımı düşünebilirler ama öyle değil. Mesafeler bize engel değil. “Ferhat her zaman dağları delmeye hazır” yeter ki insanlarımızın ihtiyacı olan sevgi bir nehrin coşkusuyla kucaklaşsın.
Biz yine sel olur akarız sevgi denizine…
Bizler dün vardık.
Bu gün de varız…
Kimse merak etmesin, çArşı olarak yarında var olacağız.
Beşiktaş sevgisini ve sevincini “kısmen”de olsa sonraki günlere bırakmışız; çArşı sevgisini ise hala yüreğimizde, bileğimizde ve bedenimizde bir onur olarak taşıyoruz. Bundan 25-30 yıl evvel bir dilim ekmeği paylaştığımız dostlarımız şimdi “hayat mücadelesinde” aynı şeyleri beklemektedirler. Oysa ki çoğumuz bedel vererek ekmeğimizin peşinde adeta “ücretli birer köle” olmuşuz, ekmek nerede biz orada koşuşturup durmaktayız ki benim için bu, dayanılmaz bir baskı olarak yüreğime kor gibi düşmektedir. Semte her gittiğimde arkadaşların arasındaki bu kırgınlık beni biraz daha üzmekte, tekleyen şu yüreğimi ateşten ateşe atmaktadır.
Hala eski günlerin nostaljisi ile yaşayan arkadaşlarımız bir türlü yaşanan güne geri dönememektedir. Bir yerlerden medet umarak yaşamak bize hiç yakışır mı ?
Yumurtakafa Yılmaz arkadaşımız daha evvel yazmıştı; “ Sadece verileni alan, verilmeyen için yalvaran insanlarla aramızdaki farkı gözetemeyecek kadar zayıf mıyız?” Bence kesinlikle hayır. Belki biraz yorgun olabiliriz ama aynı günleri bir kez daha yaşamak gerekse bundan imtina edecek bir tek arkadaşımız olduğunu zannetmiyorum.
Hayatın gerçeğini yakalamak varken hiç kimsenin başka birine darılma gibi bir lüksü yoktur.
Dışarıdan müdahale ederek bizi durduramayan anlayışlar dolaylı yollar kullanarak içimize sızmış gibi. Baksanıza, bizim içinde bulunduğumuz konuma en çok düşmanlarımız seviniyor. Bu bağlantıları açığa çıkarmak için müneccim olmaya gerek yoktur ve bazı dostlarımız hala şaşkınlıklarını atabilmiş de değiller…
çArşı’yı biz kurduk; doğrudur ancak onu yaşatacak olanlar tabii ki bizden sonra gelecek olan kardeşlerimiz olacaktır fakat önemli olan genç arkadaşlarımızın çArşı kültürünü anlama biçimleridir. Tribünleri ayırım yapmadan kucaklayan, büyüğüne- küçüğüne ve hatta rakiplerine karşı dahi saygılı olmayı becerebilen dünya takımı Beşiktaş taraftarına yakışır şekilde hareket etmek zorundadırlar.
Bazı arkadaşlarımız uzakta olduğumdan konulara vakıf olamadığımı düşünebilirler ama öyle değil. Mesafeler bize engel değil. “Ferhat her zaman dağları delmeye hazır” yeter ki insanlarımızın ihtiyacı olan sevgi bir nehrin coşkusuyla kucaklaşsın.
Biz yine sel olur akarız sevgi denizine…
Bizler dün vardık.
Bu gün de varız…
Kimse merak etmesin, çArşı olarak yarında var olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder