www.halkintakimi.com fanzinidir

24 Şubat 2009 Salı

Atölye.../Cem ÖZEL

Futbolun edebiyatı, edebiyatın futbolu...

Homeros: Futbol nasıl doğdu?... Futbolun kökenlerine dair pek çok araştırma ve farklı bulgular var. Şurası kesin: Futbolla (ya da topla oynanan, futbola benzer bir oyunla) edebiyatın ilk kesişmesi Homeros’a kadar uzanıyor. Şöyle diyordu İyonyalı şair: “Usta Polibus’un eseri olan güzel parlak topu iki elleriyle birden kavradılar; biri geriye doğru devrilerek topu karanlık bulutlara fırlatıyor; diğeri havaya sıçrayarak onu uçarken yakalıyordu...”
Gabriel Garcia Marquez: Stadyumda edebiyat dergisi… 1982’de Latin Amerika’nın bütün şairleri, dilencileri, müzisyenleri ve başıbozuk takımı adına Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Marquez, her Latin Amerikalı gibi ‘futbol ateşi’nden nasibini almış. Gabo, gençliğinde birkaç arkadaşıyla birlikte Cronica adlı bir dergi çıkarmıştı.

Behçet Necatigil: Beşiktaşlı olurdu.. Yakınlarının tanıklığıyla Necatigil’in takım tutmadığını biliyoruz. Ama öğrencisi Hilmi Yavuz onun için, “Hoca takım tutsa Beşiktaş’ı tutardı.” demişti. Bu hem Necatigil’in Beşiktaş semtine olan sevgisi hem de ‘duruşu’ düşünülünce böyle.

Selim İleri: Çevre baskısına karşı Beşiktaş… Selim İleri’nin anı kitaplarından, İstanbul yazılarından Kadıköy’lü olduğunu biliyoruz. Ama Selim İleri, sanıldığı gibi Fenerbahçe taraftarı değil, Beşiktaşlı! Beşiktaşlı olmasının gerekçesi: Herkesin Fenerbahçeli olduğu bir çevrede farklı olanı seçmek. Selim İleri’yle, Beşiktaşlı olmanın biraz da ‘çevre baskısına karşı’ olmak anlamına geldiği tezi bir kez daha doğrulanmış oluyor.

Peter Handke: Topun da ruhu var… “Kalecinin penaltı anındaki endişesi” kitabının yazarı Handke’nin hangi takımı tuttuğunu ya da futbolla nasıl bir ilişkisi olduğunu bilmiyoruz ama şu cümleleri onun da ‘futbol ateşi’ni içinde duyan yazarlardan biri olduğunun kanıtı: “Futbol topunun bir ruhu vardır. Havayla dolmadığı zaman yumuşak ve ölüdür. Hava üfleyin; futbol topunun ruhu şişer; hâlâ ölü gibi gözükmesine bakmayın, kımıldamaya hazırdır.”

William Shakespeare: “Sen! Aşağılık futbol oyuncusu!” Madem İngiltere futbolun beşiği, Shakespeare’in oyunlarında futbolun yer almasına çok şaşırmamalı. Kral Lear’da örneğin, Kent Kontu, “Sen! Aşağılık futbol oyuncusu!” diye hakaret eder karşısındakine. Shakespeare, 1592’de Yanlışlıklar Komedisi’nde de bir karakterin şikâyetini dile getirmek için futbola başvurur: “Sizin için bu şekilde dönüp duruyorum… Beni futbol topu mu sandınız? Beni bir o tarafa bir bu tarafa tekmeleyip duruyorsunuz. Bu görevim sürecekse, beni deriyle kaplamanız gerekecek.

Hiç yorum yok:

Biz kimiz?

Biz, büyük olmayı "çok" olmak, önüne her geleni ezebilmek, görgüsüz hezeyanlarını tatmin için herşeyin ve herkesin alınıp satılabildiği ortamları yaratıp sonra da oradan beslenmek olan ve tapınılası tek değeri sadece ve sadece "güç" olarak görenlerin yer aldığı tribünün tam karşısında, Eto'o ların,Pluton'ların,Pakistan'lı bebelerin, Irak'lı dedelerin, Latin Amerika'lı işçilerin,siyahların-beyazların,kızılderililerin-eskimoların-çingenelerin,pazar malı ucuz beyaz pamuklusunun üzerine siyah şeritler diktirerek mahalle maçına çıkan veletlerin, o ucuz formayı o velete etiketini koymadan diken komşu teyzenin, topumuzu bize bedeli ruz-ı mahşerde ödenecek bir "borç" karşılığı veren bakkal amcanın, sözün özü "Halkın Takımı" yız.

İzleyiciler

online ziyaretçiler

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı

Halkın Takımı Dergisi 1. sayı
Mayıs-2008

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı

Halkın Takımı Dergisi 2. sayı
Temmuz-2008

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı

Halkın Takımı Dergisi 3. sayı
Eylül-2008

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı

Halkın Takımı Dergisi 4. sayı
Kasım-2008

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı

Halkın Takımı Dergisi 5. Sayı
Mart/2009
Web Stats