Yeni teknik direktör Mustafa Denizli ile 8. haftanın açılış maçına çıkacak olan lider Beşiktaş’ta moraller yerindeydi. Süper Lig’te, Anadolu’nun parlayan yıldızı Sivasspor karşısında üç sezon boyunca kendi evinde mağlup olan Karakartal bu kez umut doluydu.Tribünlerde 30 bine yakın taraftarımızla maça başladık.
Sağ kanattan başlayan Sivasspor akınında yapacağı hamlede saniyelerle geç kalan Zapo, altı pas önünde topla buluşan Mehmet Yıldız’ın golünü bizimle birlikte seyretti. Eğer Sivasspor gibi mücadele etmeyi seven bir takım karşısında ipleri elinize çabucak almazsanız, böylesine ucuz bir hatayı yapıp yenik duruma düşerseniz, Dolmabahçe’den üç senedir galibiyetle dönen takımın hırsına katkı sağlamış olursunuz. Bu klişe kural futbolun içinde her daim olacaktır.
Yenilen golden kısa bir süre sonra ise ceza yayı üzerindeki klas paslaşmalar ve Delgado’nun düzgün vuruşu ağlarla buluşunca beraberlik geldi. Beraberlik golü sonrasında akıllarda kalan tek gerçek; Beşiktaş’ın kendi evinde hangi takıma karşı oynarsa oynasın, koordinasyon sağlayınca pozisyonlara girebilme potansiyelidir. Nitekim ilk yarım saatte Sivasspor’un üstüne orta alandan itibaren oyun kurarak yüklenmeye başlandıysa da son vuruşlarda Delgado’nun şutları hariç, bitiricilik olmayınca Sivasspor’un direnişini, oyunu soğutmasını, ani kontralarını engelleyemedi.
İkinci yarıya mutlak gol için çıkan Beşiktaş gol üstüne gol kaçırdı. Nobre’nin müthiş uğraşları ile pozisyon yaratması, Delgado ile verkaçları alkış alsa da başka gol gelmedi ve Beşiktaş İnönü’de 1-1’lik skorla ilk puanını kaybetti.
Sağ kanattan başlayan Sivasspor akınında yapacağı hamlede saniyelerle geç kalan Zapo, altı pas önünde topla buluşan Mehmet Yıldız’ın golünü bizimle birlikte seyretti. Eğer Sivasspor gibi mücadele etmeyi seven bir takım karşısında ipleri elinize çabucak almazsanız, böylesine ucuz bir hatayı yapıp yenik duruma düşerseniz, Dolmabahçe’den üç senedir galibiyetle dönen takımın hırsına katkı sağlamış olursunuz. Bu klişe kural futbolun içinde her daim olacaktır.
Yenilen golden kısa bir süre sonra ise ceza yayı üzerindeki klas paslaşmalar ve Delgado’nun düzgün vuruşu ağlarla buluşunca beraberlik geldi. Beraberlik golü sonrasında akıllarda kalan tek gerçek; Beşiktaş’ın kendi evinde hangi takıma karşı oynarsa oynasın, koordinasyon sağlayınca pozisyonlara girebilme potansiyelidir. Nitekim ilk yarım saatte Sivasspor’un üstüne orta alandan itibaren oyun kurarak yüklenmeye başlandıysa da son vuruşlarda Delgado’nun şutları hariç, bitiricilik olmayınca Sivasspor’un direnişini, oyunu soğutmasını, ani kontralarını engelleyemedi.
İkinci yarıya mutlak gol için çıkan Beşiktaş gol üstüne gol kaçırdı. Nobre’nin müthiş uğraşları ile pozisyon yaratması, Delgado ile verkaçları alkış alsa da başka gol gelmedi ve Beşiktaş İnönü’de 1-1’lik skorla ilk puanını kaybetti.
KAYSERİSPOR-BEŞİKTAŞ
Süper Lig’in 9. haftasındaki rakip Kayserispor’du. Bu sezon Fenerbahçe’yi Kadıköy’de 1-4 yenip, Galatasaray’a kendi evinde puan kaptırmayan Kayserispor’un Beşiktaş ile yapacağı maç; Mustafa Denizli’lin namağlup takımı için özgüven tazeleme anlamı taşıyordu.
Başlama düdüğüyle birlikte iki takımında dengeli, tedbirli bir stilden yana olduğu gözlemlendi.Karşılıklı ataklar, hata kollama ve rakibi oynatmama düşüncesiyle başlanan müsabakanın ilk devresi golsüz beraberlik sonlandı.
İkinci yarıda orta alanda topu ayağında tutup, organize olmak isteyen Beşiktaş’a karşı küme halinde pres uygulayan Kayserispor, Beşiktaş’ı kaleye yaklaştırmadı. Topa sahip olma ve pozisyona girme yönüyle Beşiktaş, rakibine oranla daha üstün olsa da maçın sonlarına doğru Kayserispor yarı alanından atılan uzun topu Sivok uzaklaştıramıyor, akabinde altı pasın içine yapılan ortaya S. Kurtuluş dokunamıyor, hata bekleyen Kayserispor namağlup Beşiktaş karşısında son dakikalarda bulduğu golle galibiyete ulaşıyordu. Beşiktaş namağlup ünvanını Kayseri’de yitirirken, taraftarlarını olası bir çöküş sürecinin paranoyasıyla baş başa bıraktı.
Süper Lig’in 9. haftasındaki rakip Kayserispor’du. Bu sezon Fenerbahçe’yi Kadıköy’de 1-4 yenip, Galatasaray’a kendi evinde puan kaptırmayan Kayserispor’un Beşiktaş ile yapacağı maç; Mustafa Denizli’lin namağlup takımı için özgüven tazeleme anlamı taşıyordu.
Başlama düdüğüyle birlikte iki takımında dengeli, tedbirli bir stilden yana olduğu gözlemlendi.Karşılıklı ataklar, hata kollama ve rakibi oynatmama düşüncesiyle başlanan müsabakanın ilk devresi golsüz beraberlik sonlandı.
İkinci yarıda orta alanda topu ayağında tutup, organize olmak isteyen Beşiktaş’a karşı küme halinde pres uygulayan Kayserispor, Beşiktaş’ı kaleye yaklaştırmadı. Topa sahip olma ve pozisyona girme yönüyle Beşiktaş, rakibine oranla daha üstün olsa da maçın sonlarına doğru Kayserispor yarı alanından atılan uzun topu Sivok uzaklaştıramıyor, akabinde altı pasın içine yapılan ortaya S. Kurtuluş dokunamıyor, hata bekleyen Kayserispor namağlup Beşiktaş karşısında son dakikalarda bulduğu golle galibiyete ulaşıyordu. Beşiktaş namağlup ünvanını Kayseri’de yitirirken, taraftarlarını olası bir çöküş sürecinin paranoyasıyla baş başa bıraktı.
BEŞİKTAŞ-KOCAELİSPOR
10. haftada Süper Lig’in alt sıralarından kurtulmak isteyen Kocaelispor ile oynanacak maçta Beşiktaş taraftarları mutlak galibiyet ve gollü bir maç bekliyordu.Üç büyüklerin taraftarları arasında son dönemlerde bol gol görmeye hasret kalanlar, hiç kuşkusuz Beşiktaş’lılardır. Ne hikmetse, Sivok ve Zapo’nun transferleriyle toparlandığı düşünülen Beşiktaş savunması, hata üstüne hata yapmayı Kocaelispor maçında da sürdürdü. Zapo’nun riskli pasında topu rakibine kaptıran Cisse’nin hatası ve Rüştü’nün telaşlı çıkışı sonucu Taner golü atıverdi. Yenilen golün akabinde orta sahadan itibaren koşuya başlayan Semavi’ye Cisse yetişemeyince, Semavi sağ kanattan yapılan ortaya kafa vurdu ve takımını 0-2’lik üstünlüğe taşıdı. Beşiktaş’tan fark bekleyenler 0-2’lik şaka gibi neticenin şaşkınlığını yaşadı. Neyse ki ilk yarı bitmeden biri kaleye paralel giden ölü top, biri de kaleciyle karşı karşıya olmak üzere Delgado ve Holosko’nun ayağından iki gol geldi.
İkinci 45’te Delgado’nun muhteşem golünü, Nobre’nin alışık olmadığımız sağ ayak dışıyla attığı nefis gol takip etti. Yenik duruma düşünce gardı düşen Kocaeli’ye son golü morale ihtiyacı olan Bobo attı. Beşiktaş, Kocaelispor’a 5 gol birden atarak, bu sezon Süper Lig’te yaptığı maçlardaki en farklı skoru elde etti. Beşiktaş’tan farklı galibiyet bekleyenler yanılmasa da yenilen gollerdeki amatörce hatalar unutulmamalıydı.
10. haftada Süper Lig’in alt sıralarından kurtulmak isteyen Kocaelispor ile oynanacak maçta Beşiktaş taraftarları mutlak galibiyet ve gollü bir maç bekliyordu.Üç büyüklerin taraftarları arasında son dönemlerde bol gol görmeye hasret kalanlar, hiç kuşkusuz Beşiktaş’lılardır. Ne hikmetse, Sivok ve Zapo’nun transferleriyle toparlandığı düşünülen Beşiktaş savunması, hata üstüne hata yapmayı Kocaelispor maçında da sürdürdü. Zapo’nun riskli pasında topu rakibine kaptıran Cisse’nin hatası ve Rüştü’nün telaşlı çıkışı sonucu Taner golü atıverdi. Yenilen golün akabinde orta sahadan itibaren koşuya başlayan Semavi’ye Cisse yetişemeyince, Semavi sağ kanattan yapılan ortaya kafa vurdu ve takımını 0-2’lik üstünlüğe taşıdı. Beşiktaş’tan fark bekleyenler 0-2’lik şaka gibi neticenin şaşkınlığını yaşadı. Neyse ki ilk yarı bitmeden biri kaleye paralel giden ölü top, biri de kaleciyle karşı karşıya olmak üzere Delgado ve Holosko’nun ayağından iki gol geldi.
İkinci 45’te Delgado’nun muhteşem golünü, Nobre’nin alışık olmadığımız sağ ayak dışıyla attığı nefis gol takip etti. Yenik duruma düşünce gardı düşen Kocaeli’ye son golü morale ihtiyacı olan Bobo attı. Beşiktaş, Kocaelispor’a 5 gol birden atarak, bu sezon Süper Lig’te yaptığı maçlardaki en farklı skoru elde etti. Beşiktaş’tan farklı galibiyet bekleyenler yanılmasa da yenilen gollerdeki amatörce hatalar unutulmamalıydı.
BURSASPOR BEŞİKTAŞ
Artık kaybetmeye tahammülü olmayan, bahane gözetmeksizin kredisini tüketmeye başlayan Beşiktaş’ta, zorlu maçlar zincirinin bir başka ayağını kamuoyunca adrenalin salgıladığı belirlenen Bursaspor deplasmanı oluşturuyordu. Sezon başında iyi bir grafik yakaladıktan sonra ağır ağır sendelenen Bursaspor’un, Beşiktaş’tan alacağı galibiyet yeşil beyazlı camiada dirlik sağlayacaktı. Merakla beklenen mücadelenin ilk yarısında Tello ve A. Tandoğan’ın kanatlara canlılık getirmesi, Holosko’nun rakip yarı sahada kendisini unutturması ve Nobre’nin herzamanki gibi ileriye atılan topları indirerek atak başlatması siyah beyazlıların bilhassa ileri uçta kombinasyon oluşturacağının göstergesiydi. İlk yarıda Bursaspor kalesini abluka altına alan Beşiktaş’ta kullanılan köşe vuruşları, cepheden atılan şutlar, özellikle Tello’nun ve Holosko’nun hücuma çıkışta üstün görev hizmeti anlayışları görülmeye değerse de Beşiktaş kalesi ilk yarıda Sercan’ın ve Yusuf’un vuruşlarında tehlikeli anlar yaşadı.
Karşılaşmanın ikinci devresine daha durgun başlayan taraf Beşiktaş’tı. Bursaspor ilk yarıdan daha cesur bir futbol sergiledi. Bitime 25 dakika kala Mustafa hocanın her an aktivasyon sağlayacak Nobre ile Holosko’yu kenara alıp, bu sezon varlık gösteremeyen S. Özkan ve formsuz Bobo’yu oyuna dahil etmesi, maçın o anına dek adaptasyon sağlayan ileri uç hattını kısır döngüye soktu. Onyedi kez köşe vuruşu kullandığı maçı Beşiktaş 0-0 kapatarak 2 puanı daha Bursa’da bırakıyordu.
Artık kaybetmeye tahammülü olmayan, bahane gözetmeksizin kredisini tüketmeye başlayan Beşiktaş’ta, zorlu maçlar zincirinin bir başka ayağını kamuoyunca adrenalin salgıladığı belirlenen Bursaspor deplasmanı oluşturuyordu. Sezon başında iyi bir grafik yakaladıktan sonra ağır ağır sendelenen Bursaspor’un, Beşiktaş’tan alacağı galibiyet yeşil beyazlı camiada dirlik sağlayacaktı. Merakla beklenen mücadelenin ilk yarısında Tello ve A. Tandoğan’ın kanatlara canlılık getirmesi, Holosko’nun rakip yarı sahada kendisini unutturması ve Nobre’nin herzamanki gibi ileriye atılan topları indirerek atak başlatması siyah beyazlıların bilhassa ileri uçta kombinasyon oluşturacağının göstergesiydi. İlk yarıda Bursaspor kalesini abluka altına alan Beşiktaş’ta kullanılan köşe vuruşları, cepheden atılan şutlar, özellikle Tello’nun ve Holosko’nun hücuma çıkışta üstün görev hizmeti anlayışları görülmeye değerse de Beşiktaş kalesi ilk yarıda Sercan’ın ve Yusuf’un vuruşlarında tehlikeli anlar yaşadı.
Karşılaşmanın ikinci devresine daha durgun başlayan taraf Beşiktaş’tı. Bursaspor ilk yarıdan daha cesur bir futbol sergiledi. Bitime 25 dakika kala Mustafa hocanın her an aktivasyon sağlayacak Nobre ile Holosko’yu kenara alıp, bu sezon varlık gösteremeyen S. Özkan ve formsuz Bobo’yu oyuna dahil etmesi, maçın o anına dek adaptasyon sağlayan ileri uç hattını kısır döngüye soktu. Onyedi kez köşe vuruşu kullandığı maçı Beşiktaş 0-0 kapatarak 2 puanı daha Bursa’da bırakıyordu.
BEŞİKTAŞ-ESKİŞEHİRSPOR
12. haftanın kapanış karşılaşmasında Atom Karınca’nın hocalığını yaptığı Eskişehirspor ile mücadele edecek olan takımımız deplasmanda oynayacağı Fenerbahçe maçı öncesi moral depolamak amacındaydı.
Mustafa Denizli’nin takımın başına geçmesiyle, İnönü’de başladığı maçlarda ilk dakikalardan itibaren gücünü rakibine kabul ettirmeyi adet haline getiren Beşiktaş, bu geleneği Eskişehirspor maçında da sürdürdü. İlk yarım saatte Tello, Delgado, Holosko, Nobre, Ekrem Dağ beşlisinin orta alanda oluşturduğu kuvvetli bağ ile organize olmakta güçlük çekmeyen Beşiktaş, ilk yarının sonlarına doğru kazanılan serbest vuruşta, Tello’nun topu arka direğe doğru ortalaması ve kaleci İvesa’nın da uzun boyuna rağmen zamanlama hatası yapması sonucu Sivok ile golü buldu. Ekrem Dağ’ın istekli ve güzel oyunuyla beraber, Tello’nun sık sık yer değiştirmesi atakların şekline göre değişip, Beşiktaş’ın kanatlarına canlılık getirmişti.
İkinci yarı dengeli başladı. Önüne aldığı topları gününde olduğu maçlarda üstün fiziğiyle seri şekilde süren Holosko’nun 56. dakikada önünde bulduğu topu attığı deparla sürükleyerek Nobre’yi görmesi bu dengeyi çabuk bozdu; 2-0. Sezon başından beri sahasında yaptığı altı maçın beşini kazanıp, yalnız birinde beraberlik alan Beşiktaş belki de en rahat maçını sonlandırmış oldu.
12. haftanın kapanış karşılaşmasında Atom Karınca’nın hocalığını yaptığı Eskişehirspor ile mücadele edecek olan takımımız deplasmanda oynayacağı Fenerbahçe maçı öncesi moral depolamak amacındaydı.
Mustafa Denizli’nin takımın başına geçmesiyle, İnönü’de başladığı maçlarda ilk dakikalardan itibaren gücünü rakibine kabul ettirmeyi adet haline getiren Beşiktaş, bu geleneği Eskişehirspor maçında da sürdürdü. İlk yarım saatte Tello, Delgado, Holosko, Nobre, Ekrem Dağ beşlisinin orta alanda oluşturduğu kuvvetli bağ ile organize olmakta güçlük çekmeyen Beşiktaş, ilk yarının sonlarına doğru kazanılan serbest vuruşta, Tello’nun topu arka direğe doğru ortalaması ve kaleci İvesa’nın da uzun boyuna rağmen zamanlama hatası yapması sonucu Sivok ile golü buldu. Ekrem Dağ’ın istekli ve güzel oyunuyla beraber, Tello’nun sık sık yer değiştirmesi atakların şekline göre değişip, Beşiktaş’ın kanatlarına canlılık getirmişti.
İkinci yarı dengeli başladı. Önüne aldığı topları gününde olduğu maçlarda üstün fiziğiyle seri şekilde süren Holosko’nun 56. dakikada önünde bulduğu topu attığı deparla sürükleyerek Nobre’yi görmesi bu dengeyi çabuk bozdu; 2-0. Sezon başından beri sahasında yaptığı altı maçın beşini kazanıp, yalnız birinde beraberlik alan Beşiktaş belki de en rahat maçını sonlandırmış oldu.
FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ
13. haftada geçmiş yıllara oranla zayıf bir Fenerbahçe’nin karşısına çıkacak olan Beşiktaş kazanacağı bu maçta şampiyonluk adına potadaki rakiplerine gözdağı verecekti. Bununla da yetinmeyecek, alacağı üç puanla sallantıda olan rakibini de saf dışı bırakacaktı. Mustafa hoca derbiye tek forvetle başlamayı tercih etti. Nobre’yi ve Delgado’yu hücuma ve orta alana dönük, çok yönlü kullanmak istedi. Oyuna güvenli ve hızlı başlayan Beşiktaş, yaptığı komik hatalara engel olsa Fenerbahçe’yi rahatça yenebilirdi. Oysa Fenerbahçe’nin kullandığı köşe vuruşunda İ. Toraman efendi iş olsun diye sıçrayıp Rüştü’de ulusal takımı finalden eden Almanya maçındaki gibi zamansızca yerini terk edince Selçuk alışılanı yapıverdi 0-1. Yenilen golün hemen ardından Rüştü’nün havalandırdığı top, azmiyle ve tekniğiyle göz dolduran Ekrem’le buluştu. Ekrem’in sağ kanattan yerden ortasına Nobre dokundu ve eşitlik geldi; 1-1. Bu dakikadan sonra oyunun hakimi Beşiktaş’tı. Cisse’nin sarı kartı varken, orta alanda Uğur Boral’a yapmış olduğu gereksiz faul seyir zevki verme ihtimali olan derbide bütün dengeleri bozdu. On kişilik Beşiktaş’ın yemiş olduğu ikinci golde Gökhan Zan’ın ve Rüştü’nün katkısı çok fazladır.
Fenerbahçe yarı sahasından gelişigüzel yollanan topa, Gökhan Zan’ın tandem bilgisi! Zapo’yu da saniyelerle yanılttı. Zapo’nun arkasına çok iyi saklanan Guiza’nın akıllı vuruşunda hala uykuda olan Gökhan Zan, yavaşça süzülen topa doğru koşmaya tenezzül dahi etmeyince golü yedik;2-1
Derbinin ikinci 45 dakikasına gerek skor ve saha avatanjı, gerekse bir kişi daha fazla olmanın güveniyle çok daha rahat çıkan Fenerbahçe kendisini yormadı. Bu yarıda Ekrem, Delgado ve Nobre’nin hırsı görülmeye değerdi. 2-1’lik skorun riskli olduğunu akıllarından bir an olsun çıkarmayan Fenerbahçe’li futbolculara, en güzel hediye Mustafa Denizli tarafından verildi. Nobre ve Ekrem gibi her an skoru değiştirebilecek oyuncuları yedek kulübesine çeken Denizli, sahada sürünen, top kaptıran S. Özkan’ı görmedi. Üstüne üstlük takıma her an zarar verip, faul yapma adeti kazanan Gökhan Zan yerine Zapo’nun çıkması Bobo ile Holosko’nun oyuna girmesiyle orta sahayı hayli hayli lehine çeviren Fenerbahçe’liler, daha da keyiflendiler. Sonuç itibariyle; Cisse ve Mustafa Denizli Fenerbahçe’yi ipten alırken, Beşiktaş’a gönül verenlerin yüzü bırakın şampiyonluğu, derbilerde dahi gülemez hale geldi.
BEŞİKTAŞ-ANKARASPOR
14. Haftada rakip Aykut Kocaman’ın Ankaraspor’u. Bizim için en azından İnönü’de oynanan futbola güvenle bakılması gerekliydi ancak 20. dakikada Neca’yı ceza yayında unutan Beşiktaş savunması, golü kalesinde gördü. Yenilen gol sonrasında Rüştü’nün güzel kurtarışları Beşiktaş’ın kendine gelmesine yardımcı oldu. İlk yarım saatten sonra topu ayağında bilinçli tutup, Ankaraspor’un geri çekilmesinden de yararlanan siyah beyazlılar 41. dakikada Zapo’nun ceza alanı içinde iyi yer tutup, isabetli vuruş yapmasıyla eşitliği sağladı ancak Rakibini anlık sinirle acımasızca ezen Sivok takımını 10 kişi bıraktı. Bu dakikadan sonra takımımız kollektif yapıdan gitgide uzaklaşınca Ankaraspor karşı karşıya pozisyonlar buldu. Derbiyle başlayan gerilimin neticesinde Beşiktaş Cisse, Sivok ve Mustafa Denizli sayesinde altı puan kaçırdı. İnönü’de bu sezon yenilgi yüzü görmeyen Kartalın 1-3 lük skorla sahadan yenik ayrılması, İnönü artısını da sıfıra indirdi.
BEŞİKTAŞ-ANKARAGÜCÜ
Beşiktaş’ın kendi saha ve seyircisi önüne çıkacağı 2008-2009 sezonunun son lig maçı olmasıyla ayrı bir anlam kazanan maçta alınacak galibiyetin, sonraki hafta oynanacak Galatasaray derbisini olumlu etkileyeceği görüşü hakimdi.
Maçın 25. dakikasında Rüştü’nün Beşiktaş yarı sahasından kullandığı serbest vuruş, Nobre tarafından kafayla Holosko’nun önüne indirildi ve Beşiktaş 1-0’lık üstünlüğü sağladı. İkinci yarıda 1-0’lık üstünlüğün anlamsız rahatlığını kabullenen Beşiktaş oyunun kontrolünü ele almakla yetindi. Ne var ki Beşiktaş tek farklı galibiyetin riskini unutmakta direndi. Maçın Son onbeş dakikasında, köşe vuruşlarında bile umursamadan ileriye çok adamla gitmek derbi öncesinde Beşiktaş’a az daha pahalıya patlayacaktı. Ankaragücü’nün direkten dönen topu ve S. Özkan’ın oynadığı kötü futbol unutulmasa da üç puan tek golle alındı.
GALATASARAY-BEŞİKTAŞ
Yılın son derbisinde Beşiktaş’ın rakibi Galatasaray, yer: 2002 yılından bu yana galibiyet alınamayan Ali Samiyen’di. Beşiktaş teknik heyeti ve yönetiminin taraftarlarına karşı kendilerini affettirmesi adına iyi bir fırsattı, bu derbi…
Kadroları inceleyecek olursak, Galatarasaray’da Barış’ın orta alandan sağ beke çekilmesi, formsuz Nonda’nın ilk onbirde yer alması, bu maça sıkı bir şekilde hazırlanan Beşiktaş için velinimetti. Beşiktaş’ta ise ilk onbirde çok fazla yer bulamayan Seric’in sol bekte mecburen görev üstlenecek olması merakla beklendi. Beşiktaş, derbinin ilk yarısında, savunmadan çıkarken Galatasaray’a kaptırdığı topların ve hücum anındayken geriye dönmekte zorlanıp, sabit tutamadığı orta sahasının ceremesini çekti.
Holosko topla buluştuğu zamanlarda hiçbir varlık gösteremedi. Dışarıya çıkan topu görmeyerek, Arda’nın ayağına temas edince penaltı yaptı ve maçın kaderini yeniden değiştirdi. Beşiktaş, oyunda dengeyi sağlayıp skoru 1-1’e taşımışken, yine amatörce münferit bir harekete takım olarak kurban gidiyordu. Baros’un penaltıdan attığı golle G.saray 2-1 öne geçti. Karşılaşmanın ikinci yarısına erkenden gol bulma planlarıyla çıkan Beşiktaş’ta, Delgado’nun kırmızı kart görmesi bütün dengeleri alt üst etti. Beşiktaş’lı futbolcular, ister haklı olsun, ister haksız, sinirlerine hakim olamasalar da hakemle didişmeyi unutmak zorundalar. Bir kişi eksik oynayan Beşiktaş, orta sahada oyun kurmakta ve hızlı olmakta zorlanınca G.saray’a açıklar verdi. Kırmızı kartın üstüne; Baros’u unutan Seric başta olmak üzere poz veren Beşiktaş savunması eklendi ve G.saray farkı ikiye çıkardı. Acaba fark mı olacak? Diye endişeye kapılan Beşiktaş’ta Holosko, Baros’un golüne kısa sürede cevap verince, belki de bu gol Beşiktaş’ta yaşanacak hezimeti kenara itti. Uğur İncaman’ı oyuna alıp, orta sahaya dinamizm getirmek isteyen Denizli, aynı oyuncusu Lincoln’ü ceza alanı içinde yere indirince yine penaltı ve 4-2… G.saray, 4-2’lik skordan sonra dengeli bir oyun tutturdu ve kasmayarak maçı kazandı.
Sezona büyük umutlarla başlayıp, sezon başında fena sayılmayan bir performans sergileyen, şampiyonluğun en büyük adayı olarak açıklanan Beşiktaş, Avrupa’ya erkenden veda etti. Liderlik koltuğunda haftalarca oturan siyah beyazlılar, Süper Lig’in ilk yarısı sona erdiğinde altıncı sıraya kadar gerileyerek özgüveninden uzaklaştı. Her ne olursa olsun, şu anki lidere iki galibiyet kadar yakın olan siyah beyazlılar küllerinden yeniden doğabilirler. Türkiye Kupası ve Süper Lig’te başarı hedefleyen Beşiktaş’ta radikal kararlar alınırsa toparlanma sürecine girilmesi çok zor değil! Yeter ki inanmayı beceren bir ahenk oluşturulsun. Beşiktaş adına geriye kalan iki kulvar var. Bu iki kulvarda şampiyonluklar hayal değil!..
13. haftada geçmiş yıllara oranla zayıf bir Fenerbahçe’nin karşısına çıkacak olan Beşiktaş kazanacağı bu maçta şampiyonluk adına potadaki rakiplerine gözdağı verecekti. Bununla da yetinmeyecek, alacağı üç puanla sallantıda olan rakibini de saf dışı bırakacaktı. Mustafa hoca derbiye tek forvetle başlamayı tercih etti. Nobre’yi ve Delgado’yu hücuma ve orta alana dönük, çok yönlü kullanmak istedi. Oyuna güvenli ve hızlı başlayan Beşiktaş, yaptığı komik hatalara engel olsa Fenerbahçe’yi rahatça yenebilirdi. Oysa Fenerbahçe’nin kullandığı köşe vuruşunda İ. Toraman efendi iş olsun diye sıçrayıp Rüştü’de ulusal takımı finalden eden Almanya maçındaki gibi zamansızca yerini terk edince Selçuk alışılanı yapıverdi 0-1. Yenilen golün hemen ardından Rüştü’nün havalandırdığı top, azmiyle ve tekniğiyle göz dolduran Ekrem’le buluştu. Ekrem’in sağ kanattan yerden ortasına Nobre dokundu ve eşitlik geldi; 1-1. Bu dakikadan sonra oyunun hakimi Beşiktaş’tı. Cisse’nin sarı kartı varken, orta alanda Uğur Boral’a yapmış olduğu gereksiz faul seyir zevki verme ihtimali olan derbide bütün dengeleri bozdu. On kişilik Beşiktaş’ın yemiş olduğu ikinci golde Gökhan Zan’ın ve Rüştü’nün katkısı çok fazladır.
Fenerbahçe yarı sahasından gelişigüzel yollanan topa, Gökhan Zan’ın tandem bilgisi! Zapo’yu da saniyelerle yanılttı. Zapo’nun arkasına çok iyi saklanan Guiza’nın akıllı vuruşunda hala uykuda olan Gökhan Zan, yavaşça süzülen topa doğru koşmaya tenezzül dahi etmeyince golü yedik;2-1
Derbinin ikinci 45 dakikasına gerek skor ve saha avatanjı, gerekse bir kişi daha fazla olmanın güveniyle çok daha rahat çıkan Fenerbahçe kendisini yormadı. Bu yarıda Ekrem, Delgado ve Nobre’nin hırsı görülmeye değerdi. 2-1’lik skorun riskli olduğunu akıllarından bir an olsun çıkarmayan Fenerbahçe’li futbolculara, en güzel hediye Mustafa Denizli tarafından verildi. Nobre ve Ekrem gibi her an skoru değiştirebilecek oyuncuları yedek kulübesine çeken Denizli, sahada sürünen, top kaptıran S. Özkan’ı görmedi. Üstüne üstlük takıma her an zarar verip, faul yapma adeti kazanan Gökhan Zan yerine Zapo’nun çıkması Bobo ile Holosko’nun oyuna girmesiyle orta sahayı hayli hayli lehine çeviren Fenerbahçe’liler, daha da keyiflendiler. Sonuç itibariyle; Cisse ve Mustafa Denizli Fenerbahçe’yi ipten alırken, Beşiktaş’a gönül verenlerin yüzü bırakın şampiyonluğu, derbilerde dahi gülemez hale geldi.
BEŞİKTAŞ-ANKARASPOR
14. Haftada rakip Aykut Kocaman’ın Ankaraspor’u. Bizim için en azından İnönü’de oynanan futbola güvenle bakılması gerekliydi ancak 20. dakikada Neca’yı ceza yayında unutan Beşiktaş savunması, golü kalesinde gördü. Yenilen gol sonrasında Rüştü’nün güzel kurtarışları Beşiktaş’ın kendine gelmesine yardımcı oldu. İlk yarım saatten sonra topu ayağında bilinçli tutup, Ankaraspor’un geri çekilmesinden de yararlanan siyah beyazlılar 41. dakikada Zapo’nun ceza alanı içinde iyi yer tutup, isabetli vuruş yapmasıyla eşitliği sağladı ancak Rakibini anlık sinirle acımasızca ezen Sivok takımını 10 kişi bıraktı. Bu dakikadan sonra takımımız kollektif yapıdan gitgide uzaklaşınca Ankaraspor karşı karşıya pozisyonlar buldu. Derbiyle başlayan gerilimin neticesinde Beşiktaş Cisse, Sivok ve Mustafa Denizli sayesinde altı puan kaçırdı. İnönü’de bu sezon yenilgi yüzü görmeyen Kartalın 1-3 lük skorla sahadan yenik ayrılması, İnönü artısını da sıfıra indirdi.
BEŞİKTAŞ-ANKARAGÜCÜ
Beşiktaş’ın kendi saha ve seyircisi önüne çıkacağı 2008-2009 sezonunun son lig maçı olmasıyla ayrı bir anlam kazanan maçta alınacak galibiyetin, sonraki hafta oynanacak Galatasaray derbisini olumlu etkileyeceği görüşü hakimdi.
Maçın 25. dakikasında Rüştü’nün Beşiktaş yarı sahasından kullandığı serbest vuruş, Nobre tarafından kafayla Holosko’nun önüne indirildi ve Beşiktaş 1-0’lık üstünlüğü sağladı. İkinci yarıda 1-0’lık üstünlüğün anlamsız rahatlığını kabullenen Beşiktaş oyunun kontrolünü ele almakla yetindi. Ne var ki Beşiktaş tek farklı galibiyetin riskini unutmakta direndi. Maçın Son onbeş dakikasında, köşe vuruşlarında bile umursamadan ileriye çok adamla gitmek derbi öncesinde Beşiktaş’a az daha pahalıya patlayacaktı. Ankaragücü’nün direkten dönen topu ve S. Özkan’ın oynadığı kötü futbol unutulmasa da üç puan tek golle alındı.
GALATASARAY-BEŞİKTAŞ
Yılın son derbisinde Beşiktaş’ın rakibi Galatasaray, yer: 2002 yılından bu yana galibiyet alınamayan Ali Samiyen’di. Beşiktaş teknik heyeti ve yönetiminin taraftarlarına karşı kendilerini affettirmesi adına iyi bir fırsattı, bu derbi…
Kadroları inceleyecek olursak, Galatarasaray’da Barış’ın orta alandan sağ beke çekilmesi, formsuz Nonda’nın ilk onbirde yer alması, bu maça sıkı bir şekilde hazırlanan Beşiktaş için velinimetti. Beşiktaş’ta ise ilk onbirde çok fazla yer bulamayan Seric’in sol bekte mecburen görev üstlenecek olması merakla beklendi. Beşiktaş, derbinin ilk yarısında, savunmadan çıkarken Galatasaray’a kaptırdığı topların ve hücum anındayken geriye dönmekte zorlanıp, sabit tutamadığı orta sahasının ceremesini çekti.
Holosko topla buluştuğu zamanlarda hiçbir varlık gösteremedi. Dışarıya çıkan topu görmeyerek, Arda’nın ayağına temas edince penaltı yaptı ve maçın kaderini yeniden değiştirdi. Beşiktaş, oyunda dengeyi sağlayıp skoru 1-1’e taşımışken, yine amatörce münferit bir harekete takım olarak kurban gidiyordu. Baros’un penaltıdan attığı golle G.saray 2-1 öne geçti. Karşılaşmanın ikinci yarısına erkenden gol bulma planlarıyla çıkan Beşiktaş’ta, Delgado’nun kırmızı kart görmesi bütün dengeleri alt üst etti. Beşiktaş’lı futbolcular, ister haklı olsun, ister haksız, sinirlerine hakim olamasalar da hakemle didişmeyi unutmak zorundalar. Bir kişi eksik oynayan Beşiktaş, orta sahada oyun kurmakta ve hızlı olmakta zorlanınca G.saray’a açıklar verdi. Kırmızı kartın üstüne; Baros’u unutan Seric başta olmak üzere poz veren Beşiktaş savunması eklendi ve G.saray farkı ikiye çıkardı. Acaba fark mı olacak? Diye endişeye kapılan Beşiktaş’ta Holosko, Baros’un golüne kısa sürede cevap verince, belki de bu gol Beşiktaş’ta yaşanacak hezimeti kenara itti. Uğur İncaman’ı oyuna alıp, orta sahaya dinamizm getirmek isteyen Denizli, aynı oyuncusu Lincoln’ü ceza alanı içinde yere indirince yine penaltı ve 4-2… G.saray, 4-2’lik skordan sonra dengeli bir oyun tutturdu ve kasmayarak maçı kazandı.
Sezona büyük umutlarla başlayıp, sezon başında fena sayılmayan bir performans sergileyen, şampiyonluğun en büyük adayı olarak açıklanan Beşiktaş, Avrupa’ya erkenden veda etti. Liderlik koltuğunda haftalarca oturan siyah beyazlılar, Süper Lig’in ilk yarısı sona erdiğinde altıncı sıraya kadar gerileyerek özgüveninden uzaklaştı. Her ne olursa olsun, şu anki lidere iki galibiyet kadar yakın olan siyah beyazlılar küllerinden yeniden doğabilirler. Türkiye Kupası ve Süper Lig’te başarı hedefleyen Beşiktaş’ta radikal kararlar alınırsa toparlanma sürecine girilmesi çok zor değil! Yeter ki inanmayı beceren bir ahenk oluşturulsun. Beşiktaş adına geriye kalan iki kulvar var. Bu iki kulvarda şampiyonluklar hayal değil!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder